31 Aralık 2022 Cumartesi

Keşkeler Değil İyikiler Olsun Hayatınızda.

Öyle yorgunum ki, konuya nereden ve nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Ben az yazayım siz çok anlayın... Herkesin bu hayatta bir sıkıntısı bir iç savaşı vardır biliyorum. Ben de hayatım boyunca hep bir dış savaş verdim. Yanlış okumadınız iç savaş değil dış savaş. Çünkü herkesin kendisiyle olan iç savaşı tam tersine benim kendimle değil dışımdaki, çevremdeki kişilerle olan savaşımdı... Bir insanın siyah ya da beyaz olmasının gri olmasından daha iyi olduğunu düşünüyordum, meğer ne çok yanılmışım, siyah ya da beyaz olan insanların dış savaşı olduğunu öğrenince grileri neden hayatına katamadığını anladım. Diyorum ya ben kendimle hiç iç savaş vermedim, ben hep dış savaş verdim... Benim amacım herkes gibi bu dünyada sessiz sakin yaşamak ve sessiz sakin gitmek iken, hep bir görev yüklendi omuzlarıma. Güzelce yaşamak için neyin kavgasıydı bu, neyin telaşı veya neyin çekememezliğiydi inanın bilmiyorum. Bildiğim tek şey herkesin güçlü görüp "şunu da yaparsın, bunu da yaparsın, sen çok güçlüsün" diye yaşadığım zorluğu, çektiğim sıkıntıyı görmezden gelerek bana daha fazla yük yüklemesi zoruma gidiyor. Ben herkesi olduğu gibi kabullenirken kimse beni olduğum gibi kabullenmiyor bütün sıkıntı bu... Olduğum gibi derken sadece hastalığımdan falan bahsetmiyorum, bir bütün olarak konuşuyorum. Çünkü hastalık geçici asıl mesele bir insanın hayatının ya mahvedilmesi ya da güzelliğe çevrilmesidir... 12 yıl dirsek çürütüp örgün öğretimden lise mezuniyetine kadar okuyan kızın hayallerinin çalınmasından tutun da, yaşadığı zorlukları hiç yaşamamış gibi saymayı hedeflerken önüne konulan onca engeli, onca zorluğu aşmaya çalışan insanları görmezden gelmekte büyük bir hata... 30 yıldır her alanda iyi bir insan olmayı, kimseyi yargılamamayı, kimseyi yormamayı, kırmamayı isterken yorulan da, kırılan da benim olmam hiç adil değil... Evet çok keskin kurallarım var, çok keskin kararlarım var, çok keskin çizgilerim var, ama unutmayın ki bu keskin kurallarımın, bu keskin kararlarımın, bu keskin çizgilerimin olmasını yıllar içinde insanlar oluşturdu. Bir insanın yıpranmasına, yaralanmasına, kırılmasına, hatta yorulmasına kimler sebep oluyorsa, değişmesine, hatta ve hatta dönüşmesine yine aynı kişiler sebep oluyor. Kırıla kırıla büyüyor ve olgunlaşıyoruz. Keşke demeyi sevmeyen ben bir sürü keşke sıralamaya başlayabilirim. Keşke bu kadar kendimi geliştirmeseydim, keşke lider ruhlu olmasaydım, keşke yaralanmama, yorulmama, kırılmama sebep olan insanlara bu kadar değer vermeseydim, keşke değişmeseydim, keşke dönüşmeseydim, keşke vurdumduymaz olsaydım, keşke keskin kurallarım, keşke keskin çizgilerim, keşke keskin kararlarım olmasaydı, keşke bu kadar güçlü olmasaydım, keşke bu kadar güçlü görünmeseydi, keşke, keşke, keşke... sıralamaya başlasam liste böyle uzar gider. İnsanlar bizi üzmese, kırmasa tam tersi olup, keşkelerin yerini iyikilerin alması ne iyi olurdu değil mi? Bu yazayı okuyan kim varsa lütfen kimsenin keşkesi olmaktansa iyikisi olmayı tercih edin. Kırmayın, üzmeyi, yormayın, yaralamayın. Hayatınızda siyah beyaz gibi keskin renklerin karışarak gri olmasına izin verin. Hayat keşkeleri sıralayacak kadar uzun, keşkelerle iyikileri yer değiştirecek kadar da kısa değil. Keşkelerin hayatınızda hiç yer almadığı, iyikilerin ise eksik olmadığı bir ömrünüz olsun... Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazıyorum Siliyorum, Konuşuyorum Susuyorum!!!

Yazıyorum siliyorum, Yazıyorum siliyorum, Düşüncelerim beni ele geçirmeden; İçimden geçenleri olduğu gibi yazmaya çalışıyorum. Ne yazdık...