Öyle yorgunum ki, konuya nereden ve nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Ben az yazayım siz çok anlayın... Herkesin bu hayatta bir sıkıntısı bir iç savaşı vardır biliyorum. Ben de hayatım boyunca hep bir dış savaş verdim. Yanlış okumadınız iç savaş değil dış savaş. Çünkü herkesin kendisiyle olan iç savaşı tam tersine benim kendimle değil dışımdaki, çevremdeki kişilerle olan savaşımdı... Bir insanın siyah ya da beyaz olmasının gri olmasından daha iyi olduğunu düşünüyordum, meğer ne çok yanılmışım, siyah ya da beyaz olan insanların dış savaşı olduğunu öğrenince grileri neden hayatına katamadığını anladım. Diyorum ya ben kendimle hiç iç savaş vermedim, ben hep dış savaş verdim... Benim amacım herkes gibi bu dünyada sessiz sakin yaşamak ve sessiz sakin gitmek iken, hep bir görev yüklendi omuzlarıma. Güzelce yaşamak için neyin kavgasıydı bu, neyin telaşı veya neyin çekememezliğiydi inanın bilmiyorum. Bildiğim tek şey herkesin güçlü görüp "şunu da yaparsın, bunu da yaparsın, sen çok güçlüsün" diye yaşadığım zorluğu, çektiğim sıkıntıyı görmezden gelerek bana daha fazla yük yüklemesi zoruma gidiyor. Ben herkesi olduğu gibi kabullenirken kimse beni olduğum gibi kabullenmiyor bütün sıkıntı bu... Olduğum gibi derken sadece hastalığımdan falan bahsetmiyorum, bir bütün olarak konuşuyorum. Çünkü hastalık geçici asıl mesele bir insanın hayatının ya mahvedilmesi ya da güzelliğe çevrilmesidir... 12 yıl dirsek çürütüp örgün öğretimden lise mezuniyetine kadar okuyan kızın hayallerinin çalınmasından tutun da, yaşadığı zorlukları hiç yaşamamış gibi saymayı hedeflerken önüne konulan onca engeli, onca zorluğu aşmaya çalışan insanları görmezden gelmekte büyük bir hata... 30 yıldır her alanda iyi bir insan olmayı, kimseyi yargılamamayı, kimseyi yormamayı, kırmamayı isterken yorulan da, kırılan da benim olmam hiç adil değil... Evet çok keskin kurallarım var, çok keskin kararlarım var, çok keskin çizgilerim var, ama unutmayın ki bu keskin kurallarımın, bu keskin kararlarımın, bu keskin çizgilerimin olmasını yıllar içinde insanlar oluşturdu. Bir insanın yıpranmasına, yaralanmasına, kırılmasına, hatta yorulmasına kimler sebep oluyorsa, değişmesine, hatta ve hatta dönüşmesine yine aynı kişiler sebep oluyor. Kırıla kırıla büyüyor ve olgunlaşıyoruz. Keşke demeyi sevmeyen ben bir sürü keşke sıralamaya başlayabilirim. Keşke bu kadar kendimi geliştirmeseydim, keşke lider ruhlu olmasaydım, keşke yaralanmama, yorulmama, kırılmama sebep olan insanlara bu kadar değer vermeseydim, keşke değişmeseydim, keşke dönüşmeseydim, keşke vurdumduymaz olsaydım, keşke keskin kurallarım, keşke keskin çizgilerim, keşke keskin kararlarım olmasaydı, keşke bu kadar güçlü olmasaydım, keşke bu kadar güçlü görünmeseydi, keşke, keşke, keşke... sıralamaya başlasam liste böyle uzar gider. İnsanlar bizi üzmese, kırmasa tam tersi olup, keşkelerin yerini iyikilerin alması ne iyi olurdu değil mi? Bu yazayı okuyan kim varsa lütfen kimsenin keşkesi olmaktansa iyikisi olmayı tercih edin. Kırmayın, üzmeyi, yormayın, yaralamayın. Hayatınızda siyah beyaz gibi keskin renklerin karışarak gri olmasına izin verin. Hayat keşkeleri sıralayacak kadar uzun, keşkelerle iyikileri yer değiştirecek kadar da kısa değil. Keşkelerin hayatınızda hiç yer almadığı, iyikilerin ise eksik olmadığı bir ömrünüz olsun... Vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim...
31 Aralık 2022 Cumartesi
2 Aralık 2022 Cuma
3 Aralık Dünya Engelliler Farkındalık Günü Neden Kutlanmamalıdır?
Her yıl yazdığım fakat bir türlü sesimi ulaştıramadığım kim varsa lütfen bu yazımı büyük bir titizlikle okusun. 3 Aralık Dünya Engelliler Farkındalık Günü adından da anlaşılacağı gibi bir Farkındalık Günü'dür. Yani bizlerin yaşadığı sıkıntıların farkında olmanız için atfedilmiş bir gündür. Bugün aslında topluma şu mesajı vermektedir;
Aslında sizlerden hiçbir farkımız yok, sadece uzuvsal bir rahatsızlık yaşıyoruz ve bu rahatsızlık işte çalışmaya, herhangi bir okulda okumaya, çocuklarınızla aynı sıralarda oturmaya, aynı sınıfı paylaşmaya ya da aklınıza gelebilecek her türlü etkinlikte sizlerle aynı ortamda bulunmaya engel değil...
Evet engelliyiz ama önümüze konulan engeller yüzünden engelliyiz. Önümüze konulan bu engeller neler mi?
1.) Çocuklarınızla aynı sınıfta, aynı sıralarda oturmamızı istememeniz,
2.) Asansörü olupta kullanılmaya izin verilmeyen okullarda dersi sınıfta değil de spor salonunda işlemek isteyen ve engeli olan bir bireyi sınıfta yalnız bırakan ve psikolojik olarak yıpranıp okumaktan vazgeçer mi düşüncesini taşımayan öğretmenler...
3.) Üst geçiş köprülerinde, AVM'lerde veya işyerlerinde ya da herhangi bir yerde bulunan asansörleri bizim kullanmamız gerekirken sizin kullanmanız,
4.) Otobüslerde, metrolarda, hastanelerde ya da herhangi bir yerde engelliler için ayrılmış alanlara sizlerin oturması,
5.) Kaldırım kenarlarına yapılan rampalarının önüne, görme engeli olan vatandaşlarımız için kaldırım üzerine yapılan sarı geçiş noktalarına araçlarınızı park etmeniz,
6.) Gittiğiniz sinema, tiyatro, konser veya herhangi bir etkinlik yapan yerlerde sizin gibi eğlenmeye gelen bir engelli gördüğünüzde eğlenmeye hakkı yokmuş gibi ters ters bakmanız,
7.) Sırf engelli ve fizik tedavi almak zorunda diye işlerinizi insanlığınızdan üstün tutarak işe almayı uygun görmediğiniz bireyleri ötekileştirmeniz...
Bunlar aklıma gelen ve sıkça karşılaştığım sorunlardan sadece birkaçı...
Yapmayın, bizleri ötekileştirmeyin, başka bir dünya varmışta sanki bizler oradan gelmişiz gibi davranmayın. Acıyarak, hor görerek ya da herhangi kötü bir davranışta bulunarak bizi görmezden gelemezsiniz. Bizim de 2 gözümüz, 2 kulağımız, 2 kolumuz, 2 bacağımız var.
Engelimizi ve engelli oluşumuzu 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim gibi bir bayrammış edasıyla kutlayamazsınız, kutlamamalısınız da...
Engelliler Farkındalık Günü ve Haftası sadece birgün hatırlayıp Engelliler Günün Kutlu Olsun diye paylaşım yaparak, mesaj yazarak, arayarak kutlayın sonra yılın geri kalan 364 günü unutun diye icat edilmedi. Engelli bir bireye "Engelliler Günün Kutlu Olsun" diye mesaj atmak, aramak, paylaşım yapmak; ona küfretmek, hakaret etmek görmezden gelmek kadar çok ağır ve kötü bir davranıştır unutmayın. Eğer engelimizin farkındaysanız,
Çocuklarınızla aynı sıraları paylaşmamıza İZİN VERİN
Asansörü bulunan mekanlarda asansörü bizim kullanmamıza İZİN VERİN
Otobüs, metro ve hastanelerde bizim oturmamız gereken yerlerde bizim oturmamıza İZİN VERİN
Kaldırım kenarlarına yapılan rampaları, kaldırım üstüne konulan sarı geçiş alanlarını bizim kullanabilmemiz için İZİN VERİN
Sinema, tiyatro, konser veya herhangi bir etkinlik alanında bizler eğlenirken ters ters bakmak yerine bizimle beraber eğlenmeyi deneyerek bizlerin farkında olduğunuzun ve bu farkındalığın sizin için hiçbir önemi olmadığını göstererek mutlu olmamıza İZİN VERİN
Sırf engelliyiz ve fizik tedavi almak zorundayız ve işinizi aksatırız, sizi zaman kaybına uğratırız diye çalışmamıza engel olmayın İZİN VERİN beraber çalışalım.
Bizim farklılıklarımızın farkındaysanız engel değil destek olun. Hem unutmayın her insan farklıdır, her insan bir engelli adayıdır. Empati yapmak sizi engelli değil insan yapar.
Hayal Gücü Şerife
Aslında sizlerden hiçbir farkımız yok, sadece uzuvsal bir rahatsızlık yaşıyoruz ve bu rahatsızlık işte çalışmaya, herhangi bir okulda okumaya, çocuklarınızla aynı sıralarda oturmaya, aynı sınıfı paylaşmaya ya da aklınıza gelebilecek her türlü etkinlikte sizlerle aynı ortamda bulunmaya engel değil...
Evet engelliyiz ama önümüze konulan engeller yüzünden engelliyiz. Önümüze konulan bu engeller neler mi?
1.) Çocuklarınızla aynı sınıfta, aynı sıralarda oturmamızı istememeniz,
2.) Asansörü olupta kullanılmaya izin verilmeyen okullarda dersi sınıfta değil de spor salonunda işlemek isteyen ve engeli olan bir bireyi sınıfta yalnız bırakan ve psikolojik olarak yıpranıp okumaktan vazgeçer mi düşüncesini taşımayan öğretmenler...
3.) Üst geçiş köprülerinde, AVM'lerde veya işyerlerinde ya da herhangi bir yerde bulunan asansörleri bizim kullanmamız gerekirken sizin kullanmanız,
4.) Otobüslerde, metrolarda, hastanelerde ya da herhangi bir yerde engelliler için ayrılmış alanlara sizlerin oturması,
5.) Kaldırım kenarlarına yapılan rampalarının önüne, görme engeli olan vatandaşlarımız için kaldırım üzerine yapılan sarı geçiş noktalarına araçlarınızı park etmeniz,
6.) Gittiğiniz sinema, tiyatro, konser veya herhangi bir etkinlik yapan yerlerde sizin gibi eğlenmeye gelen bir engelli gördüğünüzde eğlenmeye hakkı yokmuş gibi ters ters bakmanız,
7.) Sırf engelli ve fizik tedavi almak zorunda diye işlerinizi insanlığınızdan üstün tutarak işe almayı uygun görmediğiniz bireyleri ötekileştirmeniz...
Bunlar aklıma gelen ve sıkça karşılaştığım sorunlardan sadece birkaçı...
Yapmayın, bizleri ötekileştirmeyin, başka bir dünya varmışta sanki bizler oradan gelmişiz gibi davranmayın. Acıyarak, hor görerek ya da herhangi kötü bir davranışta bulunarak bizi görmezden gelemezsiniz. Bizim de 2 gözümüz, 2 kulağımız, 2 kolumuz, 2 bacağımız var.
Engelimizi ve engelli oluşumuzu 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim gibi bir bayrammış edasıyla kutlayamazsınız, kutlamamalısınız da...
Engelliler Farkındalık Günü ve Haftası sadece birgün hatırlayıp Engelliler Günün Kutlu Olsun diye paylaşım yaparak, mesaj yazarak, arayarak kutlayın sonra yılın geri kalan 364 günü unutun diye icat edilmedi. Engelli bir bireye "Engelliler Günün Kutlu Olsun" diye mesaj atmak, aramak, paylaşım yapmak; ona küfretmek, hakaret etmek görmezden gelmek kadar çok ağır ve kötü bir davranıştır unutmayın. Eğer engelimizin farkındaysanız,
Çocuklarınızla aynı sıraları paylaşmamıza İZİN VERİN
Asansörü bulunan mekanlarda asansörü bizim kullanmamıza İZİN VERİN
Otobüs, metro ve hastanelerde bizim oturmamız gereken yerlerde bizim oturmamıza İZİN VERİN
Kaldırım kenarlarına yapılan rampaları, kaldırım üstüne konulan sarı geçiş alanlarını bizim kullanabilmemiz için İZİN VERİN
Sinema, tiyatro, konser veya herhangi bir etkinlik alanında bizler eğlenirken ters ters bakmak yerine bizimle beraber eğlenmeyi deneyerek bizlerin farkında olduğunuzun ve bu farkındalığın sizin için hiçbir önemi olmadığını göstererek mutlu olmamıza İZİN VERİN
Sırf engelliyiz ve fizik tedavi almak zorundayız ve işinizi aksatırız, sizi zaman kaybına uğratırız diye çalışmamıza engel olmayın İZİN VERİN beraber çalışalım.
Bizim farklılıklarımızın farkındaysanız engel değil destek olun. Hem unutmayın her insan farklıdır, her insan bir engelli adayıdır. Empati yapmak sizi engelli değil insan yapar.
Hayal Gücü Şerife
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Yazıyorum Siliyorum, Konuşuyorum Susuyorum!!!
Yazıyorum siliyorum, Yazıyorum siliyorum, Düşüncelerim beni ele geçirmeden; İçimden geçenleri olduğu gibi yazmaya çalışıyorum. Ne yazdık...
-
Bu ara sessizliğe aşığım. Sakinliğe duyduğum özlemle hemde. Olur ya bazen, kendi başına kalmak istersin, çevrendeki bütün sesleri kısmak ist...
-
Yazıyorum siliyorum, Yazıyorum siliyorum, Düşüncelerim beni ele geçirmeden; İçimden geçenleri olduğu gibi yazmaya çalışıyorum. Ne yazdık...
-
Bazen bir müziğin ritminde, bazen bir kitabın kalbinde olmak saracaktır bazı yaraları. Her ikisi de farklı yönlerden iyi gelir insana. Müzik...