"8 Mart Dünya Kadınlar Günü" deyince aklıma sadece tek birgün hatırlandığımız geliyor. Neden mi? Eğer yılda bir gün hatırlanmasaydık Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Ceren Damar, Bircan Toptaş, Mehtap Özcan ve nicesi gibi yüzlerce hatta binlerce kadın "şu anda hayatta/aramızda olurlardı" diye düşünüyorum. Bu kadınlardan bazısı sevgili kurbanı oldu, bazısı eşinden şiddet gördüğü ve ayrılmak istediği için katledildi, bazısı ise görev yaptığı okulda öğrencisi tarafından öldürüldü... Geriye dönüp baktığımızda sözde ne kadar kıymetli olduğumuzu görmek çok acı... 8 Mart demiştik değil mi? Dünya Kadınlar Günü demiştik hatta, 365 günün sadece bir günü hatırlanılmalı, 364 günü unutulmalıdır değil mi kadın? Tabii ki de öyle değil... Siz kadınları unutuyorsunuz ama kadınlar sizi unutmuyor. Kadınlar sizi unutmamak için ne yapıyor biliyor musunuz? Size daha iyi bir gelecek sağlamak için çalışıyor, acıktığınızda önünüze bir tabak yemek koyuyor, kıyafetlerinizi yıkayıp ütülüyor, evinizi temizliyor, derdiniz olduğunda sizi dinliyor, kalbiniz acıdığında onun kalbi paramparça oluyor, canınız sıkkın olduğunda size destek olmaya çalışıyor, çocuğunuz hastalanıyor onun başında bekliyor ve sizden sadece birgün değil hergün onu anlamanızı, onu sevmenizi, onlarla eşit haklara sahip olduğunuzu bilmenizi ve şiddet göstermemenizi istiyor... Kısacası kadınlar ne kadar çile çekerlerse çeksinler yine de çektikleri çileyi asla size belli etmezler... Peki ne zaman "Dünya Kadınlar Günü" kutlanır biliyor musunuz? Kadınlara yönelik şiddetler son bulduğu zaman, onları bir gün değil her gün hatırladığınız zaman, onlarında bir insan olduğunu idrak edebildiğiniz, ayaklarınızın altına aldığınız zaman değil başınıza taç yaptığınız zaman ve kadınlarında bir psikolojiye sahip olduğunun farkına vardığınız zaman, işte o zaman Dünya Kadınlar Gününüz/Günümüz Kutlu Olsun diyebilirsiniz/diyebiliriz...
Hayal Gücü Şerife